Bugün eski kitaplardan birinin arasında mektubunu
buldum
Nereden gelir aklına böyle antika şeyler, bilmem
Mektup yazılalı üç yıl olmuş
Şimdi oturup neden cevap yazarım, bilmem…
Aksaray’da lise öğrencisiyken, bir çocuk takılmıştı peşime
Bir gözü mavi, bir gözü yeşildi
“Vanlı” derlerdi bu yüzden garibime
Çemberlitaş’ın ortasında kesti önümü, bir gün
Mahallenin külhanbeyi Ahmet abi, nereden gördüyse bizi, bitti dibimizde
Bıyığından belli ülkücüdür bu herif deyip dört kişi dövdüler Vanlıyı
Mektubunda nerede unuttun aşkı demişsin
Ahmet abinin muştasına bakmak gerek
Bir yaz akşamı dönerken eve
Yan komşunun bodrumundan sesler işittim
Eğilip baktım mahalleye açılan küçük camdan
Bakkalın oğlu ile ablam
Mektubunda nerede bıraktın güvenmeyi demişsin
Ablamın bekâretine dönmek gerek
Beyazıt’ta bir deli Aysel vardı
On çocuk doğurmuş onu da ölü
Sonradan delirmiş derler
Geceleri kadınlığını dövermiş, ben bilmem!
Şayet gündüzleri adamları taşlardı
Mektubunda nedir bu dünyayı kurtarma gayretin demişsin
O, on ölü çocuğa sormak gerek
Bu mektubu da katlayıp kitabın arasına koyuyorum
Kitabı, sahaflara bırakırım yarın
Deli Aysel okuryazar mıdır bilmem
Lakin Ahmet abinin yoktur okuması yazması
Ablam gittiği köyün, olmuş yosması
Sende İstanbul’daysan hala
Bulur okursun yazdıklarımı...